Uygulamada E-Mark ve e-Mark olarak tanımlanan belgelendirme sistemleri aslında birbirinden farklı değildir. Bunlardan E-Mark belgelendirmesi, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun çıkardığı yasal düzenlemelere dayanırken, e-Mark belgelendirmesi, Avrupa Birliği tarafından yayınlanan direktiflere dayanmaktadır.
Aslında her iki uygulamanın da temelinde, motorlu araçların sistem, parça, aksam ve ayrı teknik bileşenlerinin, ilgili yasal düzenleme esaslarına uygun olup olmadığı yatmaktadır. Kısaca her iki belgelendirme sistemi de benzer nitelikler göstermektedir ve aynı anlam ve yaklaşıma sahiptir.
Avrupa Birliği ülkelerinde motorlu araç sistem, parça, aksam ve ayrı teknik bileşenlerini piyasaya sunmak için, e-Mark Belgesi almak zorunludur. E-Mark Belgesi alınması zorunlu değildir. Bu belge sayesinde üretici firmalar, yukarıda sayılan türden ürünlerinin, trafik güvenliği ve çevre koruma koşulları bakımından temel gereklilikleri karşıladığını kanıtlamış olmaktadır.
Ülkemizde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, Motorlu Araçların ve Bunlar İçin Tasarlanan Römorklar, Sistemler, Aksamlar ve Ayrı Teknik Ünitelerin Genel Güvenliği İle İlgili Tip Onayı Yönetmeliği (661/2009/AT) yayınlanmıştır. Bu yönetmelik 2009 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde yayınlanan 661/2009/EU sayılı direktifi esas almaktadır. Bu direktif, motorlu taşıtların genel güvenliği, römork ve sistemleri ve ayrı ayrı teknik bileşenleri için tip onayı gerekliliklerini açıklamaktadır. Ülkemizde yayınlanan söz konusu yönetmelik de aynı şekilde, motorlu araçların üretilmesi ve kullanılması sırasında karayollarına ve trafik güvenliğine uygun olmasını ve insan sağlığını ve doğal çevreyi korumayı amaçlamaktadır. Yönetmelik, motorlu araçlar ve bunların römorkları için üretilen parça, aksam, sistem ve ayrı teknik bileşenlerin güvenliği için tip onayı koşullarını düzenlemektedir.
e-Mark işaretli ürünler Avrupa Birliği ülkelerinde sınırsız erişim hakkına sahiptir ve fazladan test, değerlendirme veya diğer uygunluk işaretleri olmadan bu ürünler tüketicilere sunulabilir. Bunun yanı sıra bir e-Mark işareti, Avrupa Birliği uygunluk gerekliliklerini modellediği için, Avrupa dışında diğer ülkelerde de geçerli kabul edilmektedir.
Küresel boyutta uyumlaştırılmış gereksinimlere duyulan istek, Avrupa’da iki farklı düzenlemenin gelişmesine neden olmuştur. Bunlardan ilki, tüm Avrupa Birliği ülkeleri için ortak bir düzenlemeye sahip olma hedefi ile Avrupa Komisyonu tarafından geliştirilmiştir. Avrupa Birliği direktiflerine göre değerlendirilen ve onaylanan araçlar, küçük “e” harfi ile işaretlenmiştir. Diğeri ise Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu tarafından oluşturulmuştur. Ancak bu düzenleme küresel olarak uygulanabilir olma özelliğine sahiptir. Birleşmiş Milletler yasal düzenlemelerine göre belgelendirilen araçlar büyük harf “E” ile işaretlenmiştir.
Üretici firmalar bu nedenle yıllar boyunca, bu iki düzenleme arasında seçim yapmak zorunda kaldılar. Bazı durumlarda üreticilerin her iki belgeye de sahip olmaları aranmıştır. Bunun üzerine Avrupa Komisyonu, kendi düzenlemelerini Birleşmiş Milletler düzenlemelerine uyararak araç onaylarını basitleştirmiştir.
Bu arada tip onayı yönetmeliğinde yer alan taşıt veya traktör tanımlarına uymayan diğer tüm makinalar CE işaretli Yeni Yaklaşım direktiflerine uymak zorundadır. Bu makinaların arasında tarım ekipmanları, inşaat makinaları, forklift araçları ve hafriyat araçları bulunmaktadır.
E-mark ve e-Mark belgelendirme çalışmaları, esasen şu iki temel faydaya odaklanmaktadır:
Motorlu araçlar üretilirken ve kullanılırken, tamamen karayollarının yapısına uygun olmak ve trafik güvenliğine uyum göstermek zorundadır
Ayrıca kullanım sırasında insan sağlığına ve doğal çevreye zarar vermemesi gerekmektedir
Bu bakımdan üretici firmaların bu belgelere sahip olmaları, üretim kalitelerini ve amaçlarını kanıtlamaları bakımından önemli olmaktadır. Esasen bu belge olmadan ürünlerin Avrupa Birliği ülkelerine ve başka yabancı ülkelere pazarlanması mümkün olmayacağı için firmalar bu uygulamalara uymak zorundadırlar.
Söz konusu düzenlemeler ekinde, belgelendirme kapsamına giren ürün grupları yer almaktadır. Örneğin, 01 Uzun veya kısa huzme yayan farlar, 03 Motorlu araçların reflektörleri, 04 Motorlu araçlar ve bunların römorklarının arka plakalarının aydınlatılması, 06 Motorlu araçlar ve bunların römorklarının sinyal lambaları, 08 Motorlu araçların farları, 10 Elektromanyetik uyumluluk, 12 Çarpışma durumunda direksiyon tertibatına karşı sürücünün korunması, 13 Araç frenleri şeklinde kodlanmıştır.
Aynı şekilde 14 Emniyet kemeri bağlantıları, 16 Emniyet kemerleri, bağlanma sistemleri, çocuk bağlama sistemleri, 17 Koltuklar, bağlantıları ve koltuk başlıkları, 19 Motorlu araçların ön sis lambaları, 28 Sesli ikaz cihazları, 34 Yangın tehlikelerinin önlenmesi, 38 Motorlu araçlar ve römorklarının arka sis lambaları, 43 Güvenlik camları, 44 Motorlu araçlarda çocukların bağlanma tertibatları ve 79 Direksiyon tertibatı şeklinde kodlanmıştır.
Genel yapıları birbirine çok benzeyen E-Mark ve e-Mark belgelendirme sistemlerinde, bu belgeler üzerine konulacak işaretler birbirine çok yakındır. Tek farkları kodlama yapılırken Avrupa Birliği direktiflerinde küçük harf “e”, Birleşmiş Milletler düzenlemelerinde ise büyük harf “E” kullanılmasıdır. Şöyle ki,
Avrupa Birliği direktiflerine göre ülkelerin belgelendirme kodları, e1 Almanya, e2 Fransa, e3 İtalya, e4 Hollanda ve e5 İsveç şeklindedir.
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu düzenlemelerine göre ülkelerin belgelendirme kodları, E1 Almanya, E2 Fransa, E3 İtalya, E37 Türkiye, E43 Japonya ve E47 Güney Afrika şeklindedir.
Yani belirli ürün grupları üzerinde bulunan e3 işareti, bu ürünün İtalya menşeli olduğunu ve Avrupa Birliği direktifleri çerçevesinde e-Mark belgesine sahip olduğunu ifade etmektedir. Ürün üzerinde bulunan E37 işareti ise bu ürünün Türkiye menşeli olduğunu ve Birleşmiş Milletler yasal düzenlemeleri çerçevesinde E-mark belgesine sahip olduğunu ifade etmektedir.
Genel olarak kodlama yapılırken R44-04 benzeri bir tanımlama yapılmaktadır. Örneğin bir oto güvenlik koltuğu üzerindeki bu kodlama, bu koltuğun Avrupa Birliği güvenlik standardına uygun şekilde temel güvenlik koşullarına uygun olarak üretildiği anlaşılmaktadır. Son iki rakam ise standardın versiyon numarasıdır.
Bu kodlamalar yapılırken üretici firmaların kalite yönetim sistemi kontrol edilmekte ve ürünler gerekli özel testlerden geçirilmektedir. Tip onayı aracın tümü veya parçaları için verilebilir. Bir aracın onaylanması, ayrı bileşenlerin onayına dayanmaktadır. Tip onayları, karayolu taşımacılığı yetkilileri tarafından verilmektedir. Ancak uygulanacak test ve kontroller, yetkili kuruluşlar tarafından gerekleştirilmektedir.
Bugün itibariyle e-Mark uygulaması kapsamına giren başlıca ürün grupları şunlardır: romörklar, lambalar, farlar, fren sistemleri, emniyet kemerleri, araç kilitleri, araç koltukları, çocuk emniyet kemerleri ve koltukları, reflektörler, ön sis lambaları, koltuk baş dayama mekanizmaları, çarpışma anında koruma sistemleri ve ön ve arka çarpma testleri.
Özetle, Avrupa Birliği direktifleri ve Birleşmiş Milletler düzenlemelerine göre, otomobiller, motosikletler, lastikler, lambalar, ön camlar, dikiz aynaları, fren balataları ve bunlar gibi birçok araç parçaları ve araç elektronik aksamları için, güvenlik standartları çerçevesinde E-Mark veya e-Mark belgelendirme yapılmaktadır. Bu belge, ürünlerin ilgili direktiflerin veya düzenlemelerin gerekliliklerini karşıladığını gösteren bir kanıt olmaktadır. Sadece bu işareti taşıyan ürünler yasal olarak pazarlanabilir ve tüketicilere sunulabilir.
Kuruluşumuz, güçlü bir teknolojik altyapı ve eğitimli ve deneyimli uzman bir çalışan kadrosu ile müşterilerine, birçok sistem belgelendirme hizmetleri arasında, E-Mark ve e-Mark belgelendirme hizmetleri de vermektedir.
Kuruluşumuz, bu belgelendirme hizmetlerini verirken, yerli ve yabancı kuruluşlar tarafından yayınlanan standartlara, dünyanın her yerinde kabul gören yöntemlere ve yürürlükte olan yasal düzenlemelere uymakta ve kaliteli, hızlı, kusursuz ve güvenilir bir hizmet vermektedir.
Başvuru yapan kuruluşun, ilgili standartın gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığı hakkında inceleme yapılır.
Gerekli olan prosedürlerin ve denetimlerin hazır olup olmadığı konusunda inceleme yapılır ve kurumun değerlendirmeye hazırlık durumu kontrol edilir.
İlk iki aşama sonrasında mevcut ise yapılan her türlü düzeltici işlem gözden geçirilerek, kurumunuza ait belge hazırlama işlemi başlar.