İnsanlar genel olarak organik gıdaların geleneksel gıdalara kıyasla daha sağlıklı olduğuna inanmaktadır. Organik ve konvansiyonel gıda maddelerinin, vitamin, mineral ve antioksidan içeriğini karşılaştıran birçok çalışma bulunmaktadır. Çünkü organik tarım, özellikle son 20 yılda dünyanın birçok yerinde artan bir ilgi görmektedir.
Sanayileşmiş ülkelerde, geleneksel tarım uygulamalarının yarattığı çevresel sorunlara çözüm olmak üzere organik tarıma önem verilmeye başlanmıştır. Üstelik bazı hükümetler, organik tarımı teşvik etmektedir. Böyle olunca organik tarımsal üretime geçen üretici sayısı, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde önemli ölçüde artmıştır. Organik tarımsal faaliyetler, dünya pazarlarına ihracat fırsatları sunarak, gelişmekte olan ülkelere de potansiyel olarak fayda sağlamaktadır.
Pazarlama cephesinde, dünya genelinde organik ürünlere olan talep giderek büyümektedir. Bunda birçok faktör etkili olmuştur. Bunlardan ilki, sağlık ve diyet konularında farkındalığın artmasıdır. İkinci faktör, tüketicilerin daha fazla bilinçlenmesi ve gıda güvenliğine büyük ölçüde ilgi göstermesidir. Üçüncü faktör ise, çevre kirliliği problemleri ve ekolojk dengenin hızla bozulmasıdır. Nihayet son faktör, genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkındaki tartışmalardır. Bütün bu faktörler organik gıdaya olan taleplere ivme kazandırmıştır.
Organik gıdalara olan talep, son on yılda, yılda yüzde 20-30 civarında artış göstermiştir. Buna karşılık organik pazarın gelecekte büyümesini engelleyecek potansiyel tehditler de bulunmaktadır. Örneğin, pazar büyüdükçe bazı organik ürünlere olan talebin yavaşlaması, organik ürün fiyatlarının düşmesi ve firma gelirlerinin azalması, başka çevre dostu ve sürdürülebilir tarım yöntemleri ile rekabet yaşanması ve özellikle potansiyel dolandırıcılık veya olumsuz tanıtım riskleri gibi.
Genel anlamı ile organik tarım, organik üretim yöntemlerinin, yapay gübreler ve kimyasal maddeler kullanılmadan yapılan ve yüksek seviyede çevresel sürdürülebilirliğe sahip uygulamaları olan bir tarım şeklidir. Bu tarım şeklinde bitkiler, toprak ekosisteminden beslenmekte, toprağa ilave edilen çözünür gübreler ile beslenmemektedir. Organik yetişen bitkiler, topraktan, sıcaklıkla yönetilen oranda yavaşça salınan besinleri almaktadır.
Bu sistemde, bitkinin metabolizması ve besin maddelerini özümseme gücü, toprak suyunda fazla miktarda çözünen tuzlar yüzünden fazla değildir. Organik tarım sistemlerinde, bitki verimliliğini ve toprağın verimliliğini korumak esastır. Bunun için ürün dönüşü, ürün kalıntıları, hayvan gübreleri, yeşil gübreler, mekanik ekim, onaylı mineral içeren kayalar ve biyolojik haşere yönetimleri uygulanmaktadır.
Organik tarım çalışmaları, gelecek nesiller için toprağın beslenmesini ve korunmasını hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için de yenilenebilir kaynakların kullanımına, enerji kaynaklarının korunmasına, toprak ve su kaynaklarının korunmasına ve çevre kalitesinin korunmasına önem verilmektedir.
Organik üretimin nihai amacı bu yüzden sürdürülebilir olmaktır. Sürdürülebilir olmak için, besin değeri yüksek gıda üretmek, tarım sistemlerinde biyolojik döngüleri arttırmak, tarımdan kaynaklanan kirliliği önlemek, toprakların verimliliğini korumak ve arttırmak, mümkün olduğu kadar kapalı bir sistem içinde çalışmak, yenilenemeyen kaynakların kullanımını en aza indirmek ve çevre ile birlikte var olmak esastır.
Bugün dünyanın her yerinde, organik tarım, biyolojik çeşitliliği, biyolojik döngüleri ve toprak biyolojik aktivitesini destekleyen ve arttıran ekolojik bir üretim yönetimi olarak kabul edilmektedir. Bu sistem, tarım dışı girdileri en düşük seviyede kullanan, ekolojik uyumu geri kazandıran ve geliştiren uygulamalara dayanmaktadır.
Organik ürün belgelendirme çalışmaları hem topluma hem de üretici firmalara sayısız avantaj sağlamaktadır. Herşeyden önce gelecek nesillerin korunacak olması ve onların sağlıklı olması bu sayede olacaktır. Gelecek nesillere, kimyasalların etkileri ile bozulmamış, genetiği ile oynanmamış temiz bir çevre bırakmak bugün için bir sorumluluktur. Aynı zamanda toprağın ve suyun korunması ve besin değerlerini kaybetmemesi bu çabalara bağlıdır. Geleneksel tarımda kullanılan birçok zirai ilaçlar, yeraltı ve yerüstü su kaynaklarına bulaşmakta ve insanlar dahil bütün canlıların yaşamını tehlikeye sokmaktadır.
Organik tarım faaliyetlerinde makinaya duyulan gereksinim, geleneksel tarıma göre çok düşüktür. Sadece bu bile enerji kaynaklarının korunması açısından önemlidir.
Üretimde sınırlı miktarda kullanılan kimyasal ilaçların, yetişen bitkide kalıntı bırakmaması esastır. Bu durum insanların sağlıklı olması ve genetik problemler yaşamaması için önemlidir.
Keza organik tarım çalışmaları, üretimde çalışan insanları da korumaktadır.
Genel olarak, dünya genelinde çevresel sorunların üstesinden gelmek için sürdürülebilir tarıma büyük önem verilmektedir. Sürdürülebilir tarım, ekonomik olarak uygulanabilir anlamını taşımaktadır. Tarımsal faaliyetler, ekolojik olarak sağlam temellere dayandığı, ekonomik olarak uygulanabilir olduğu, sosyal olarak adil olduğu, kültürel olarak uygun ve bütüncül bir bilimsel yaklaşıma dayandığı ölçüde sürdürülebilir olmaktadır.
Sürdürülebilir tarım biyolojik çeşitliliği korumakta, toprağın verimliliğini ve suların saflığını korumakta, toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerini geliştirmekte ve doğal kaynakları geri dönüştürerek enerji tasarrufu sağlamaktadır. Sürdürülebilir tarım aynı zamanda, mevcut yenilenebilir kaynakların ve uygun fiyatlı doğru teknolojilerin kullanılmasını ve yabancı ülkelerden sağlanan girdilerin kullanımını en aza indirgemek demektir.
Bütün bu gerekçelerle organik ürün belgelendirmesi önemli olmaktadır. Organik tarım faaliyetlerini diğer sürdürülebilir tarım yöntemlerinden ayıran başlıca husus, üretim standartlarının ve belgelendirme prosedürlerinin bulunmasıdır. Bu nedenle başka yaklaşımlara göre farklı bir pazarlama avantajı yaratmaktadır. Sürdürülebilir tarımın bir parçası olmasının yanı sıra organik tarım, geleneksel tarıma alternatif yaklaşımlardan biridir.
Biyolojik tarım, toprakları iyileştirmek ve sağlıklı ürünler üretmek için biyolojik sistemlerin kullanımını teşvik eden tarım sistemleridir. Bu sistemde de yapay gübre ve kimyasal madde kullanmama ilkesi geçerlidir. Biyolojik tarım ve bio ürünler, Avrupa ülkelerinde genelde organik tarıma eşdeğer olarak kullanılan kavramlardır.
Ekolojik tarım, bazı ülkelerde organik sistemlere gönderme yapmanın bir yoludur. Bu sistemin temelinde de tarımsal, ekolojik ve sürdürülebilir olma düşüncesi yatmaktadır. Birçok Avrupa ülkesinde, organik tarım, ekolojik tarım olarak ifade edilmektedir. Bu sistem, dış girdilerden ve kimyasallardan çok, ekosistem yönetimine bağlılığı esas almaktadır.
Organik tarım çalışmaları, 1960’lı yılların başından itibaren oldukça uzun bir yol kat etmiştir. Organik tarım uygulamaları ve bunun sonuçlarına ilişkin elde edilen faydalar yüzünden, dünya genelinde organik ürünlere olan talep hızla yükselmektedir. Organik tarımın, çevre ve insan sağlığına yararları inkar edilemez. Çünkü üretim sürecinde zararlı kimyasalların kullanılması engellenmektedir. Aynı zamanda organik tarım, küçük çiftçileri ve kırsal toplulukları desteklemek ve hayvan refahını ve biyoçeşitliliği korumak gibi birçok sosyal faydalar sağlamaktadır.
Ayrıca uzmanların görüşlerine göre organik ürünler daha lezzetlidir ve geleneksel ürünlerden daha besleyicidir. Ancak tüketiciler için bu iddiaları destekleyecek bilimsel kanıtlar gerekmektedir. Bugün piyasada organik ürünler için temiz, güvenli ve yeşil gibi terimler ve pazarlama iddiaları kullanılmaktadır. Temiz demek, fiziksel, kimyasal veya mikrobiyal kontaminasyon olsun, genelde çeşitli kaynaklardan kirlenmemiş ürün demektir. Yeşil demek, genelde çevreye duyarlı ve çevre dostu veya çevreye etkisi düşük demektir.
Bugün sadece izin verilen kalıntı limitlerini karşılayan gıda ürünleri ve yayınlanmış standartlara ve doğrulama sistemlerine dayanan azami konsantrasyonlar, temiz ve güvenli olarak kabul edilmektedir.
Kuruluşumuz, güçlü bir teknolojik altyapı ve eğitimli ve deneyimli uzman bir çalışan kadrosu ile müşterilerine, birçok sistem belgelendirme hizmetleri arasında, organik ürün belgelendirme hizmetleri de vermektedir.
Kuruluşumuz, bu belgelendirme hizmetlerini verirken, yerli ve yabancı kuruluşlar tarafından yayınlanan standartlara, dünyanın her yerinde kabul gören yöntemlere ve yürürlükte olan yasal düzenlemelere uymakta ve kaliteli, hızlı, kusursuz ve güvenilir bir hizmet vermektedir.
Başvuru yapan kuruluşun, ilgili standartın gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığı hakkında inceleme yapılır.
Gerekli olan prosedürlerin ve denetimlerin hazır olup olmadığı konusunda inceleme yapılır ve kurumun değerlendirmeye hazırlık durumu kontrol edilir.
İlk iki aşama sonrasında mevcut ise yapılan her türlü düzeltici işlem gözden geçirilerek, kurumunuza ait belge hazırlama işlemi başlar.